BÖLÜM 13

1. Kardeş sevgisi sürekli olsun.
2. Konuksever olmaktan geri kalmayın. Çünkü bu sayede bazıları bilmeden melekleri konuk ettiler.
3. Hapiste olanları, onlarla birlikte hapsedilmiş gibi hatırlayın. Sizin de bir bedeniniz olduğunu düşünerek kötü muamele görenleri hatırlayın.
4. Herkes evliliğe saygı göstersin. Evlilik yatağı günahla lekelenmesin. Çünkü Tanrı cinsel ahlaksızlıkta bulunan ve zina edenleri yargılayacak.
5. Yaşayışınız para sevgisinden uzak olsun. Sahip olduklarınızla yetinin. Çünkü Tanrı şöyle dedi:
«Seni asla terk etmem,
seni asla bırakmam.»
6. Böylece cesaretle diyoruz ki,
«Rab benim yardımcımdır, korkmam.
İnsan bana ne yapabilir?»
7. Tanrı sözünü size iletmiş olan önderlerinizi hatırlayın. Yaşayışlarının sonucuna bakarak onların imanını örnek alın.
8. İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.
9. Çeşitli garip öğretilerin etkisine kapılıp sürüklenmeyin. Yüreğin Tanrı lütfuyla güçlenmesi iyidir, özel yiyeceklerle değil. Bunlara güvenenler hiçbir yarar görmediler.
10. Bir sunağımız var ki, tapınma çadırına hizmet edenlerin ondan yemeğe hakkı yoktur.
11. Başkâhin, hayvanların kanını günah için sunulan adak olarak kutsal yere taşır, ama bunların cesetleri ordugâhın dışında yakılır.
12. Bunun gibi, İsa da kendi kanıyla halkı kutsal kılmak için kent kapısının dışında acı çekti.
13. O halde biz de O'nun uğruna hakarete katlanarak ordugâhtandışarıya çıkıp kendisinin yanına gidelim.
14. Çünkü burada kalıcı bir kentimiz yoktur, biz gelecekteki kenti özlüyoruz.
15. Bu nedenle, İsa'nın aracılığıyla Tanrı'ya sürekli övgü kurbanları, yani O'nun adını açıkça anan dudakların meyvesini sunalım.
16. İyilik yapmayı ve sizde olanı başkalarıyla paylaşmayı unutmayın. Çünkü Tanrı bu tür kurbanlardan hoşnut olur.
17. Önderlerinizin sözünü dinleyin, onlara bağlı kalın. Çünkü onlar canlarınız için hesap verecek kişiler olarak sizi kollarlar. Onların sözünü dinleyin ki, görevlerini inleyerek değil - bunun size yararı olmaz - sevinçle yapsınlar.
18. Bizim için dua edin. Temiz bir vicdana sahip olduğumuza ve her yönden olumlu bir yaşam sürdürmek istediğimize eminiz.
19. Yanınıza tez zamanda dönebilmem için dua etmenizi özellikle rica ediyorum.
20. Esenlik veren Tanrı, koyunların büyük Çobanını, Rabbimiz İsa'yı sonsuza dek sürecek antlaşmanın kanıyla ölümden diriltti.
21. Tanrı, kendisini hoşnut eden şeyi İsa Mesih aracılığıyla bizde gerçekleştirerek kendi isteğini yerine getirebilmeniz için sizi her iyilikle donatsın. Mesih'e sonsuzlara dek yücelik olsun. Amin.
22. Kardeşler, size rica ediyorum, öğütlerimi hoş görün. Zaten size kısaca yazdım.
23. Kardeşimiz Timoteyus'un salıverildiğini bilmenizi istiyorum. Yakında yanıma gelirse, onunla birlikte sizi görmeye geleceğim.
24. Önderlerinizin hepsine ve bütün kutsallara selam söyleyin. İtalya'dan olanlar size selam ederler.
25. Tanrı'nın lütfu hepinizle birlikte olsun. Amin.

BÖLÜM 12

1. İşte bizi çevreleyen bu denli büyük bir tanıklar kalabalığı olduğuna göre, biz de her yükü ve bizi kolayca kuşatan günahı üzerimizden sıyırıp atarak önümüze konan yarışı sabırla koşalım.
2. Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa'ya dikelim. O, kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlandı ve Tanrı'nın tahtının sağında oturdu.
3. Yorulup cesaretinizi yitirmemek için günahkârların bunca karşı koymasına katlanmış Olan'ı düşünün.
4. Günaha karşı verdiğiniz mücadelede henüz kanınızı akıtana dek dayanmak zorunda kalmış değilsiniz.
5. Oğullara söylenir gibi size verilen şu öğüdü de unuttunuz:
«Oğlum, Rab'bin terbiye edişini hafife alma,
Rab seni azarlayınca cesaretini yitirme.
6. Çünkü O, sevdiğini terbiye eder,
oğulluğa kabul ettiği herkesi cezalandırır.»
7. Terbiye edilmek uğruna acılara katlanıyorsunuz. Tanrı size, oğullarına davranır gibi davranıyor. Hangi oğul babası tarafından terbiye edilmez?
8. Herkesin gördüğü terbiyeden yoksunsanız oğullar değil, yasadışı evlatlarsınız.
9. Kaldı ki, bizi terbiye eden dünyasal babalarımız vardı ve onlara saygı duyardık. O halde ruhlar Babasına bağımlı olup yaşamamız çok daha önemli değil mi?
10. Babalarımız bizi kısa bir zaman için, uygun gördükleri gibi terbiye ettiler. Ama Tanrı, kendisinin kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza terbiye ediyor.
11. Terbiye edilmek önceleri hiç tatlı gelmez, acı gelir. Ama bu, böyle eğitilenler için daha sonra esenlik veren doğruluğu üretir.
12>13. Bunun için sarkık ellerinizi kaldırın, bükük dizlerinizi doğrultun, ayaklarınız için düz yollar yapın ki, kötürüm olan yoldan sapmasın, tersine şifa bulsun.
14. Herkesle barış içinde yaşamak ve kutsal olmak için gayret edin. Kutsallığa sahip olmadan kimse Rab'bi göremeyecek.
15. Dikkat edin ki, kimse Tanrı'nın lütfundan yoksun kalmasın. İçinizde, sizi rahatsız edecek ve birçoklarını zehirleyecek acı bir kök filizlenmesin.
16. Kimse cinsel ahlaksızlıkta bulunmasın, ya da ilk doğmuş olmanın hakkını bir yemeğe karşılık satan Esav gibi Tanrı'ya saygısızlıketmesin.
17. Biliyorsunuz, Esav daha sonra kutsanma hakkını miras almak istediyse de geri çevrildi. Kutsanmak için gözyaşlarıyla yalvardığı halde, vermiş olduğu kararın sonucunu değiştiremedi.
18>19. Sizler, dokunulabilen ve alev alev yanan dağa, karanlığa, koyu karanlık ve kasırgaya, gürleyen çağrı borusuna ve Tanrısal sözleri ileten sese yaklaşmış değilsiniz. O sesi işitenler, kendilerine bir sözcük daha söylenmesin diye yalvardılar.
20. «Eğer dağa bir hayvan bile dokunsa taşlanacaktır» buyruğuna dayanamadılar.
21. Görüntü öyle korkunçtu ki Musa, «Çok korkuyor ve titriyorum» demişti.
22>24. Oysa sizler Siyon dağına, yaşayan Tanrı'nın kenti olan göksel Kudüs'e, bir bayram şenliği içinde onbinlerce meleğe, adları göklerde yazılmış ilk doğanların topluluğuna yaklaştınız. Herkesin yargıcı olan Tanrı'ya, yetkinliğe erdirilmiş doğru kişilerin ruhlarına, yeni antlaşmanın aracısı olan İsa'ya ve Habil'in kanından daha üstün bir anlam ifade eden serpmelik kana yaklaştınız.
25. Bunları söyleyeni reddetmemeye dikkat edin. Çünkü onlar yeryüzünde kendilerini uyaranı reddettiklerinde nasıl kurtulamadılarsa, göklerden bizi uyarandan yüz çevirirsek, bizim kurtulamayacağımız daha da kesindir.
26. O zaman O'nun sesi yeri sarsmıştı. Ama şimdi, «Bir kez daha, yalnız yeri değil, göğü de sarsacağım» diye söz vermiştir.
27. «Bir kez daha» sözü, sarsılabilen, yani yaratılmış olan şeylerin ortadan kaldırılacağını ve böylelikle sarsılamayanların kalacağını anlatıyor.
28. Böylece sarsılmaz bir egemenliğe kavuştuğumuza göre, minnettar olalım. Öyle ki, Tanrı'yı hoşnut edecek şekilde saygı ve korkuyla tapınalım.
29. Çünkü Tanrımız yakıp tüketen bir ateştir.

BÖLÜM 11

1. İman, ümit edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır.
2. Atalarımız bununla Tanrı'nın beğenisini kazandılar.
3. İman sayesinde anlıyoruz ki, evren Tanrı'nın buyruğuyla yaratıldı. Şöyle ki, görülen şeyler görünmeyenlerden oluştu.
4. Habil'in Tanrı'ya Kabil'den daha iyi bir kurban sunması iman sayesinde oldu. İmanıyla doğru bir insan olarak Tanrı'nın beğenisini kazandı. Çünkü Tanrı onun sunduğu adakları kabul etti. Nitekim Habil ölmüş olduğu halde, iman sayesinde hâlâ konuşuyor.
5. İman sayesinde Hanok, ölümü tatmamak üzere yukarı alındı. Kimse onu bulamadı, çünkü Tanrı onu yukarı almıştı. Yukarı alınmasından önce, Tanrı'yı hoşnut eden biri olduğuna tanıklık edildi.
6. İman olmadan Tanrı'yı hoşnut etmek imkânsızdır. Tanrı'ya yaklaşan, O'nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.
7. İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak Tanrı tarafından uyarıldığında, Tanrı korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı. Bununla dünyayı yargıladı ve imana dayanan doğruluğun mirasçısı oldu.
8. İman sayesinde İbrahim, miras olarak alacağı ülkeye gitmek üzere çağrıldığı zaman Tanrı'nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı.
9. İman sayesinde, bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup'la beraber çadırlarda yaşadı.
10. Çünkü mimarı ve yapıcısı Tanrı olan sağlam temelli kenti bekliyordu.
11. İman sayesinde, Sarâ'nın kendisi de kısır ve yaşı geçmiş olduğu halde vaat edeni güvenilir saydığından gebe kalmaya güç buldu.
12. Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar kadar, deniz kenarındaki kum taneleri kadar sayısız torun meydana geldi.
13. Bu kişilerin hepsi, ölünceye dek imandan ayrılmadılar. Vaat edilenlere kavuşamamış, ama bunları uzaktan görüp selamlamış olarak yeryüzünde yabancılar ve konuklar olduklarını açıkça kabul ettiler.
14. Böyle konuşanlar bir vatan aradıklarını gösteriyorlar.
15. Aslında ayrıldıkları ülkeyi düşünselerdi, geri dönmeye fırsatları olurdu.
16. Oysa onlar daha iyisini, yani göksel olanı arzu ediyorlardı. Bundan dolayı Tanrı, onların Tanrısı olarak anılmaktan utanmıyor. Çünkü onlara bir kent hazırlamıştır.
17. İbrahim sınandığı zaman, imanla İshak'ı kurban olarak sundu. Vaatleri almış olan İbrahim, biricik oğlunu kurban etmek üzereydi.
18. Oysa Tanrı ona, «Senin soyun İshak'la sürecektir» demişti.
19. İbrahim, Tanrı'nın, ölüleri bile diriltebileceğini düşündü; nitekim İshak'ı simgesel bir şekilde ölümden geri aldı.
20. İman sayesinde İshak, gelecek şeylerle ilgili olarak Yakup ve Esav'ı kutsadı.
21. Yakup ölürken, iman sayesinde Yusuf'un oğullarının her ikisini kutsadı, değneğinin ucuna yaslanarak Tanrı'ya tapındı.
22. Yusuf ölürken, İsrail oğullarının Mısır'dan çıkacağını iman sayesinde hatırlattı. Çıkışlarında kendisinin kemiklerini de götürmelerini buyurdu.
23. Musa doğduğunda, annesi babası onu imanla üç ay gizlediler. Çünkü çocuğun güzel olduğunu gördüler ve kralın fermanından korkmadılar.
24. Musa büyüyünce, Firavun'un kızının oğlu olarak tanınmayı imanı sayesinde reddetti.
25. Bir süre için günahın sefasını sürmektense, Tanrı'nın halkıyla birlikte kötü muamele görmeyi yeğledi.
26. Mesih uğruna aşağılanmayı, Mısır'ın hazinelerinden daha büyük bir zenginlik saydı. Çünkü alacağı ödülü düşünüyordu.
27. Kralın öfkesinden korkmadan, imanla Mısır'dan ayrıldı. Görünmez Olan'ı gördüğü için dayandı.
28. İlk doğanları öldüren melek İsraillilere dokunmasın diye Musa imanla, Fısıh kurbanının kesilmesini ve kanının kapıların üzerine serpilmesini buyurdu.
29. İman sayesinde İsrailliler Kızıl denizden, karadan geçer gibi geçtiler. Mısırlılar bunu deneyince boğuldular.
30. İsrailliler yedi gün Eriha surları etrafında döndüler; sonunda imanları sayesinde surlar yıkıldı.
31. Fahişe Rahav, imanı sayesinde casusları dostça karşıladığı için imansızlarla birlikte öldürülmedi.
32. Daha ne diyeyim? Gidyon, Barak, Şimşon, Yeftah, Davut, Samuel ve peygamberlerle ilgili olanları anlatsam, zaman yetmeyecek.
33. İman sayesinde onlar ülkeler fethettiler, adaleti sağladılar, vaatedilenlere kavuştular, aslanların ağızlarını kapadılar.
34. Şiddetli ateşi söndürdüler, kılıcın ağzından kaçıp kurtuldular. Güçsüzlükten kuvvet aldılar, savaşta güçlendiler, yabancı orduları bozguna uğrattılar.
35. Kadınlar, ölümden dirilen ölülerini geri aldılar. Salıverilmeyi reddeden başkaları ise dirilip daha iyi bir yaşama kavuşmak umuduyla işkencelere katlandılar.
36. Daha başkaları alaya alınıp kamçılandılar, hatta zincire vurulup hapsedildiler.
37. Taşlandılar, testere ile biçildiler, kılıçtan geçirilip öldürüldüler. Koyun postu ve keçi derileri içinde dolaştılar, yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, kötü muamele gördüler.
38. Dünya onlara layık değildi. Çöllerde, dağlarda, mağaralarda, yeraltı oyuklarında dolanıp durdular.
39. Onların hepsi imanları sayesinde Tanrı'nın beğenisini kazandıkları halde, hiçbiri vaat edilene kavuşmadı.
40. Bizden ayrı olarak yetkinliğe ermesinler diye, Tanrı bizim için daha iyi bir şey hazırlamıştır.

BÖLÜM 10

1. Kutsal Yasa'da gelecekteki iyi şeylerin aslı yoktur, sadece gölgesi vardır. Bu nedenle Yasa, her yıl sürekli aynı kurbanları sunarak Tanrı'ya yaklaşanları asla yetkinliğe erdiremez.
2. Eğer erdirebilseydi, kurban sunmaya son verilmez miydi? Çünkü tapınanlar bir kez günahlarından arındıktan sonra onlarda artık günahlılık duygusu kalmazdı.
3. Ama o kurbanlar insanlara yıldan yıla günahlarını anımsatıyor.
4. Çünkü boğaların ve erkeçlerin kanı günahları ortadan kaldıramaz.
5. Bunun için Mesih dünyaya gelirken şöyle diyor:
«Kurban ve sunu istemedin,
ama benim için bir beden hazırladın.
6. Yakılmalık adaklardan
ve günah için sunulan kurbanlardan
hoşnut olmadın.
7. O zaman dedim ki,
`Yasa kitabında benim için yazılmış olduğu gibi,
senin isteğini yapmak üzere,
ey Tanrım, işte geldim.'»
8. Mesih ilkönce, «Kurbanları, sunuları, yakılmalık adakları ve günah için sunulan kurbanları istemedin ve bunlardan hoşnut olmadın» dedi. Oysa bunlar Yasa'nın bir gereği olarak sunulur.
9. Sonra da, «Senin isteğini yapmak üzere işte geldim» dedi. Yani Mesih, ikinciyi geçerli kılmak için birinciyi kaldırıyor.
10. Tanrı'nın bu isteği uyarınca İsa Mesih'in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık.
11. Her kâhin, günden güne tapınakta durup görevini yapar ve günahları asla ortadan kaldıramayan aynı kurbanları tekrar tekrar sunar.
12. Ama Mesih, günahlar için sonsuza dek geçerli olan tek bir kurban sunduktan sonra Tanrı'nın sağında oturdu.
13. O zamandan beri düşmanlarının, kendi ayaklarının altına serilmesini bekliyor.
14. Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir.
15. Kutsal Ruh da bu konuda bize tanıklık ediyor. Önce diyor ki,
16. «Rab, `O günlerden sonra
onlarla yapacağım antlaşma şudur:
yasalarımı onların yüreklerine koyacağım,
zihinlerine yazacağım' diyor.»
17. Sonra şunu ekliyor:
«Onların günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım.»
18. Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur.
19>20. Bu nedenle ey kardeşler, İsa'nın, kendi kanı sayesinde perdede, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır.
21. Tanrı'nın evinden sorumlu büyük bir kâhinimiz bulunmaktadır.
22. Buna göre yüreklerimiz kötü vicdandan arınmış ve bedenimiz temiz su ile yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı'ya yaklaşalım.
23. Açıkça benimsediğimiz ümide sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Tanrı güvenilirdir.
24. Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim.
25. Bazılarının alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim.
26>27. Gerçeği öğrenip benimsedikten sonra bile bile günah işlemeye devam edersek, günahlar için artık kurban yoktur; sadece yargının dehşetli beklenişi ve düşmanları yiyip bitirecek olan kızgın ateş vardır.
28. Musa'nın yasasını hiçe sayan bir kimse, iki ya da üç tanığın sözü üzerine acımasızca öldürülür.
29. Eğer bir kimse Tanrı Oğlunu ayaklar altına alır, kendisini kutsal kılan antlaşma kanını bayağı sayar ve lütufkâr Ruh'a hakaret ederse, bundan ne kadar daha şiddetli bir cezaya layık görülecek sanırsınız?
30. Çünkü, «Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim» ve yine, «Rab, kendi halkını yargılayacak» diyeni tanıyoruz.
31. Diri Tanrı'nın eline düşmek korkunç bir şeydir.
32. Sizler ise aydınlandıktan sonra acılarla dolu büyük bir mücadeleye dayandığınız ilk günleri anımsayın.
33. Bazen açıkça sitemlere ve sıkıntılara uğradınız, bazen de böyle muamele görenlerle dayanışma içinde bulundunuz.
34. Hem hapistekilerin dertlerine ortak oldunuz, hem de daha iyi ve kalıcı bir malınız olduğunu bilerek mallarınızın yağma edilmesini sevinçle karşıladınız.
35. Onun için cesaretinizi yitirmeyin; bu cesaretin ödülü büyüktür.
36. Çünkü Tanrı'nın isteğini yerine getirmek ve vaat edilene kavuşmak için dayanma gücüne ihtiyacınız vardır.
37. Artık,
«Gelen pek yakında gelecek,
ve gecikmeyecek.
38. Benim doğru adamım, imanla yaşayacaktır.
Eğer geri çekilirse, ondan hoşnut olmayacağım.»
39. Biz, geri çekilip mahvolanlardan değiliz; iman edip canlarının kurtuluşuna kavuşanlardanız.

BÖLÜM 9

1. İlk antlaşmanın tapınma kuralları ve dünyasal tapınağı vardı.
2. Bir çadır kurulmuştu. Kutsal Yer denen birinci bölmede kandillik, sofra ve adak ekmekleri bulunurdu.
3. İkinci perdenin arkasında En Kutsal Yer denen bir iç bölme vardı.
4. Altın buhur sunağı ve tümüyle altın kaplamalı antlaşma sandığı buradaydı. Sandığın içinde altından yapılmış man testisi, Harun'un filizlenmiş asası ve antlaşmanın taş levhaları vardı.
5. Sandığın üstünde, günahların bağışlandığı yeri gölgeleyen yücelik keruvları dururdu. Ama şimdi bunların ayrıntılarına giremeyiz.
6. Her şey böyle düzenlendikten sonra kâhinler her zaman çadırın ilk bölmesine girer, tapınma görevlerini yerine getirirler.
7. Ama iç bölmeye yılda bir kez yalnız başkâhin girebilir. Üstelik kendisi için ve halkın bilgisizlikten işlediği suçlar için sunacağı kurban kanı olmaksızın giremez.
8. Bununla Kutsal Ruh şunu belirtiyor ki, çadırın ilk bölmesi durdukça, kutsal yere giden yol henüz açıkça gösterilmemiştir.
9. Bu, şimdiki çağ için bir örnektir; sunulan adaklar ve kurbanların, tapınan kişinin vicdanını yetkinleştiremediğini gösteriyor.
10. Bunlar yalnız yiyecek, içecek ve çeşitli dinsel yıkanmalarla ilgilidir, yeni düzenin başlangıcına kadar geçerli olan bedensel kurallardır.
11. Ama Mesih, gelecek olan iyi şeylerin başkâhini olarak ortaya çıktı. Elle yapılmamış, yani bu yaratılıştan olmayan daha büyük ve daha mükemmel çadırdan geçti.
12. Erkeçlerin ve danaların kanıyla değil, sonsuz kurtuluşu sağlayarak kendi kanıyla kutsal yere ilk ve son kez girdi.
13. Murdar olanların bedensel temizliği için üzerlerine serpilen düvenin külleri ve erkeçlerle boğaların kanı onları kutsal kılıyor.
14. Öyleyse sonsuz Ruh aracılığıyla kendini lekesiz olarak Tanrı'ya sunmuş olan Mesih'in kanının, diri Tanrı'ya kulluk edebilmeniz için vicdanınızı ölü işlerden temizleyeceği ne kadar daha kesindir!
15. Bu nedenle, çağrılmış olanların vaat edilen sonsuz mirası almaları için Mesih, yeni bir antlaşmanın aracısı olmuştur. Kendisi, onları birinci antlaşma zamanında işledikleri suçlardan kurtarmak için fidye olarak öldü.
16. Çünkü ortada bir vasiyet varsa, vasiyet edenin ölümünün kanıtlanması gerekir.
17. Ölüm üzerine vasiyet geçerli olur. Vasiyet eden yaşadıkça, vasiyetin hiçbir etkinliği yoktur.
18. Bu nedenle birinci antlaşma bile kan akıtılmadan yürürlüğe girmedi.
19. Musa, Kutsal Yasa'nın her bir buyruğunu bütün halka bildirdikten sonra su, al yapağı ve zufa otu ile danaların ve erkeçlerin kanını alıp hem kitabın hem de bütün halkın üzerine serpti.
20. «Tanrı'nın uymanızı buyurduğu antlaşmanın kanı budur» dedi.
21. Aynı şekilde çadırın üzerine ve tapınmada kullanılan bütün araç ve gereçlerin üzerine kan serpti.
22. Nitekim Kutsal Yasa'ya göre, hemen her şey kanla temiz kılınır ve kan dökülmeksizin bağışlama olmaz.
23. Böylelikle aslı göklerde olan örneklerin bu kurbanlarla, amagökteki asıllarının bunlardan daha iyi kurbanlarla temiz kılınması gerekti.
24. Çünkü Mesih, asıl kutsal yerin örneği olup elle yapılmış kutsal yere değil, ama şimdi bizim için Tanrı'nın önünde görünmek üzere asıl göğe girdi.
25. Başkâhinin yıldan yıla kendisinin olmayan kanla En Kutsal Yer'e girişinin tersine, Mesih kendisini tekrar tekrar sunmak için göğe girmedi.
26. Öyle olsaydı, dünyanın kuruluşundan beri Mesih'in tekrar tekrar acı çekmesi gerekirdi. Oysa Mesih, kendisini bir kere kurban edip günahı ortadan kaldırmak için çağların sonunda ortaya çıkmıştır.
27>28. Bir kez ölmek ve ondan sonra yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, böylece Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.

BÖLÜM 8

1>2. Söylediklerimizin özü şudur: göklerde, yüce Olan'ın tahtının sağında oturan, kutsal yerde, insanın değil, Rab'bin kurduğu asıl tapınma çadırında görev yapan böyle bir başkâhinimiz vardır.
3. Her başkâhin adaklar ve kurbanlar sunmak için atanır. Bu nedenle bizim başkâhinimizin de sunacak bir şeyi olması gerekir.
4. Eğer kendisi yeryüzünde olsaydı, Kutsal Yasa uyarınca adakları sunanlar bulunduğu için, kendisi kâhin olmazdı.
5. Onlar göktekilerin örneği ve gölgesi olan bir tapınakta hizmet ediyorlar. Nitekim Musa, tapınma çadırını kurmak üzereyken Tanrı tarafından şöyle uyarıldı: «Her şeyi, dağda sana gösterilen örneğe uygun olarak yapmaya dikkat et.»
6. Şimdiyse, İsa daha iyi vaatler üzerine kurulmuş daha iyi bir antlaşmanın aracısı olduğu kadar, daha üstün bir göreve de sahip olmuştur.
7. Eğer o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek duyulmazdı.
8. Oysa halkını kusurlu bulan Tanrı şöyle diyor:
«`İsrail halkıyla ve Yahuda halkıyla
yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor'
diyor Rab.
9. `Bu, atalarını Mısır diyarından çıkarmak için
onların elinden tuttuğum gün
kendileriyle yaptığım antlaşma gibi olmayacak.
Çünkü onlar antlaşmama bağlı kalmadılar,
ben de onlardan yüz çevirdim'
diyor Rab.
10. `O günlerden sonra' diyor Rab,
`İsrail halkıyla yapacağım antlaşma şudur:
yasalarımı onların zihnine işleyeceğim,
yüreklerine yazacağım.
Ben onların Tanrısı olacağım,
onlar da benim halkım olacaklar.
11. Hiç kimse kendi yurttaşına,
kendi kardeşine,
Rab'bi tanıyın diye akıl öğretmeyecek.
Çünkü küçüğünden büyüğüne kadar,
onların hepsi beni tanıyacak.
12. Kötülüklerini bağışlayacağım,
günahlarını artık anmayacağım.'»
13. Tanrı, «yeni bir antlaşma» demekle ilkini eskimiş saymıştır. Eskiyen ve köhneleşen, çok geçmeden yok olur.

BÖLÜM 7

1. Bu Melkisedek, Salem kralı ve yüce Tanrı'nın kâhiniydi. Kralları bozguna uğratmaktan dönen İbrahim'i karşılamış ve onu kutsamıştı.
2. İbrahim de ona her şeyin ondalığını verdi. Melkisedek, adının anlamına göre, önce `doğruluk kralı'dır. Sonra da `Salem kralı', yani `esenlik kralı'dır.
3. Babasız ve annesizdir, soyunu gösteren bir kayıt yoktur. Ne günlerinin başlangıcı, ne yaşamının sonu vardır. Tanrı'nın Oğlu gibi sonsuza dek kâhin kalacaktır.
4. Bakın, büyük ata İbrahim'in ganimetten ondalık verdiği bu adam ne kadar büyüktür!
5. Kutsal Yasa'ya göre, Levi oğullarından olup kâhinlik görevini alanlara, halktan, yani İbrahim'in soyundan oldukları halde, kardeşlerinden ondalık almaları buyrulmuştur.
6. Melkisedek ise Levili kâhinlerin soyundan olmadığı halde, vaatleri alan İbrahim'den ondalık kabul etmiş ve onu kutsamıştır.
7. Hiç kuşkusuz, kutsayan kişi kutsanandan üstündür.
8. Burada ölümlü kişiler ondalık alıyorlar; ama orada, yaşamakta olduğuna tanıklık edilen biri alıyor.
9. Denilebilir ki, ondalık alan Levi bile İbrahim aracılığıyla ondalık vermiştir.
10. Çünkü Melkisedek İbrahim'i karşıladığı zaman, Levi hâlâ atasının bedenindeydi.
11. Eğer Levililerin kâhinliği aracılığıyla yetkinliğe erişilebilseydi - nitekim halk bu kâhinlik altında Kutsal Yasa'ya kavuştu - Harun düzenine göre değil de, Melkisedek düzenine göre başka bir kâhinin gelmesine ne gerek kalırdı?
12. Çünkü kâhinlik değişince, Yasa da zorunlu olarak değişir.
13. Kendisinden böyle söz edilen kişi başka bir oymaktan geliyor. Bu oymaktan hiç kimse sunakta hizmet etmemiştir.
14. Rabbimizin Yahuda oymağından geldiği açıktır. Musa bu oymaktan söz ederken kâhinlerle ilgili bir şey söylemedi.
15. Melkisedek benzeri başka bir kâhin ortaya çıktığından, bu söylediğimiz artık daha da açıktır.
16. O, Yasa'nın soyla ilgili ön koşuluna göre değil, yok edilemez bir yaşamın gücüne göre kâhin olmuştur.
17. Çünkü,
«Sen Melkisedek düzenine göre
sonsuza dek kâhinsin»
diye tanıklık ediliyor.
18. Önceki buyruk, zayıflığı ve yararsızlığı nedeniyle geçersiz kılındı.
19. Çünkü Yasa hiçbir şeyi yetkinleştiremedi. Bunun yerine, aracılığıyla Tanrı'ya yaklaştığımız daha sağlam bir ümit verildi.
20. Ve bu, yeminsiz olmadı. Diğerleri yeminsiz kâhin olmuşlardı.
21. Ama O kendisine,
«Rab ant içti ve andından caymaz,
Sen sonsuza dek kâhinsin»
diyen Tanrı'nın yeminiyle kâhin oldu.
22. Böylece İsa daha iyi bir antlaşmanın kefili olmuştur.
23. Önceki düzende çok sayıda kâhin görev aldı. Çünkü ölüm, görevlerini sürdürmelerini engelliyordu.
24. Ama İsa sonsuza dek yaşadığı için kâhinliği süreklidir.
25. Bu nedenle O'nun aracılığıyla Tanrı'ya yaklaşanları tamamen kurtaracak güçtedir. Çünkü onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır.
26. Böyle bir başkâhinimiz, kutsal, suçsuz, lekesiz, günahkârlardan ayrılmış ve göklerden daha yücelere çıkarılmış bir başkâhinimiz olması uygundur.
27. O, diğer başkâhinler gibi her gün önce kendi günahları için, sonra da halkın günahları için kurbanlar sunmak zorunda değildir. Çünkü kendi kendini sunmakla bunu ilk ve son kez yaptı.
28. Kutsal Yasa, zayıflığı olan insanları başkâhin atamaktadır. Ama Yasa'dan sonra gelen yemin sözü, sonsuza dek yetkin kılınmış olan Oğul'u başkâhin atamıştır.

BÖLÜM 6

1>2. Bunun için, ölü işlerden tövbe etmenin ve Tanrı'ya inanmanın temelini, vaftizler, elle kutsama, ölülerin dirilişi ve sonsuz yargıyla ilgili öğretinin temelini yeni baştan atmadan Mesih'le ilgili temel öğretileri aşarak yetkinliğe doğru ilerleyelim.
3. Tanrı izin verirse, bunu yapacağız.
4>6. Bir kez aydınlatılmış, göksel armağanı tatmış ve Kutsal Ruh'a ortak edilmiş, Tanrı sözünün iyiliğini ve gelecek çağın güçlerini tatmış oldukları halde yoldan sapanları yeniden tövbe edecek duruma getirmeye olanak yoktur. Çünkü Tanrı'nın Oğlunu âdeta yeniden çarmıha geriyor, âleme maskara ediyorlar.
7. Üzerine sık sık yağan yağmuru emen ve kimler için işleniyorsa onlara yararlı bitkiler üreten toprağı Tanrı bereketli kılar.
8. Ama dikenli bitki ve devedikeni üreten toprak yararsızdır, lanetlenmeye yakındır, sonu yanmaktır.
9. Size gelince, sevgili kardeşler, böyle konuştuğumuz halde, durumunuzun daha iyi olduğuna, yani kurtuluşa uygun düştüğüne eminiz.
10. Tanrı adaletsiz değildir. Emeğinizi ve kutsallara hizmet etmiş olarak ve etmeye devam ederek O'nun adına gösterdiğiniz sevgiyi unutmaz.
11. Ümidinizden doğan tam güvenceye kavuşmanız için her birinizin sona dek aynı gayreti göstermesini arzu ediyoruz.
12. Tembel olmamanızı, vaat edilenleri iman ve sabır aracılığıyla miras alanların örneğine uymanızı istiyoruz.
13. Tanrı İbrahim'e vaatte bulunduğu zaman, üzerine ant içecek daha üstün biri olmadığı için kendi üzerine ant içerek şöyle dedi:
14. «Seni kutsadıkça kutsayacağım
ve soyunu çoğalttıkça çoğaltacağım.»
15. Ve böylece sabırla dayanan İbrahim vaade erişti.
16. İnsanlar kendilerinden daha üstün biri üzerine ant içerler. Onlar için ant, söyleneni doğrular ve her tartışmayı sona erdirir.
17. Tanrı da, kendi amacının değişmezliğini vaadin mirasçılarına daha açıkça belirtmek isteyerek vaadini bir yeminle pekiştirdi.
18. Öyle ki, önümüze konan ümide tutunmak için Tanrı'ya sığınan bizler, Tanrı'nın yalan söylemesi olanaksız olan bu iki değişmez şey aracılığıyla büyük cesaret bulalım.
19. Canlarımız için gemi demiri gibi sağlam ve güvenilir olan bu ümit, perdenin öte tarafına geçer.
20. İsa, Melkisedek düzenine göre sonsuza dek başkâhin olup bizim uğrumuza oraya öncümüz olarak geçti.

BÖLÜM 5

1. İnsanlar arasından seçilen her başkâhin, günahlara karşılık adaklar ve kurbanlar sunmak üzere Tanrı'yla ilgili konularda insanları temsil etmek için atanır.
2. Bilgisizlere ve yoldan sapanlara yumuşak davranabilir. Çünkü kendisi de zayıflıklarla kuşatılmıştır.
3. Bundan ötürü, halkın günahları için olduğu gibi, kendi günahları için de kurban sunmaya borçludur.
4. İnsan, başkâhin olma onurunu kendi kendine alamaz; ancak Harun gibi, Tanrı tarafından çağrılırsa alır.
5. Nitekim Mesih de başkâhin olmak üzere kendi kendini yüceltmedi. Ama kendisine,
«Sen benim Oğlumsun,
bugün ben sana Baba oldum»
diyen Tanrı O'nu yüceltti.
6. Başka bir yerde de diyor ki,
«Sen Melkisedek düzenine göre
sonsuza dek kâhinsin.»
7. Mesih, yeryüzünde olduğu günlerde kendisini ölümden kurtaracak güçte olan Tanrı'ya büyük feryat ve gözyaşlarıyla dua ve yakarışlarda bulunmuş ve Tanrı korkusu nedeniyle işitilmişti.
8. Oğul olduğu halde, çektiği acılardan söz dinlemeyi öğrendi.
9>10. Yetkin kılınmış olarak Tanrı tarafından Melkisedek düzenine göre başkâhin atanan Mesih, sözünü dinleyenlerin hepsi için sonsuz kurtuluş kaynağı olmuştur.
11. Bu konuda söyleyecek çok sözümüz var, ama kulaklarınız uyuştuğu için anlatmak güçtür.
12. Şimdiye dek öğretici olmanız gerekirken, Tanrı sözlerinin temel ilkelerini size yeni baştan öğretecek birine ihtiyacınız var. Size yine süt gerekli, katı yiyecek değil!
13. Sütle beslenen herkes bebektir ve doğruluk sözünde deneyimsizdir.
14. Katı yiyecek, yetişkinler için, yani duyuları iyi ile kötüyü ayırt etmek üzere alıştırmayla terbiye edilmiş olanlar içindir.

BÖLÜM 4

1. Bu nedenle Tanrı'nın huzur diyarına girme vaadi hâlâ geçerliyken, herhangi birinizin buna erişmemiş sayılmasından korkalım.
2. Çünkü biz de onlar gibi iyi haberi aldık. Ama onlar duydukları sözü imanlabirleştirmediklerinden dolayı, bunun kendilerine bir yararı olmadı.
3. Biz inanmış olanlar huzur diyarına gireriz. Nitekim Tanrı şöyle demiştir:
«Gazaba geldiğimde ant içtiğim gibi,
onlar huzur diyarıma asla girmeyecekler.»
Oysa Tanrı, dünyanın kuruluşundan beri işlerini tamamlamıştır.
4. Çünkü bir yerde yedinci günle ilgili şunu demiştir:
«Tanrı yedinci gün bütün işlerinden dinlendi.»
5. Bu konuda yine diyor ki,
«Onlar huzur diyarıma asla girmeyecekler.»
6. Demek ki, bazılarının huzur diyarına gireceği kesindir. Daha önce iyi haberi almış olanlar söz dinlemedikleri için o diyara giremediler.
7. Bundan dolayı Tanrı, uzun zaman sonra Davut'un aracılığıyla, `bugün' diyerek yine bir gün belirliyor. Nitekim daha önce,
«Eğer bugün O'nun sesini işitirseniz,
yüreklerinizi nasırlaştırmayın»
denilmiştir.
8. Eğer Yeşu onları huzura kavuştursaydı, Tanrı daha sonra bir başka günden söz etmezdi.
9. İşte böylece, Tanrı'nın halkına bir sept günü dinlenmesi kalıyor.
10. Tanrı kendi işlerinden nasıl dinlendiyse, O'nun huzur diyarına giren de kendi işlerinden öylece dinlenir.
11. Bu nedenle, herhangi birimizin aynı tür sözdinlemezlikten ötürü düşmemesi için o huzur diyarına girmeye gayret edelim.
12. Tanrı'nın sözü diri ve etkilidir, iki ağızlı her kılıçtan keskindir. Canla ruhu, ilikle eklemleri birbirinden ayıracak kadar derinlere işler; yüreğin düşüncelerini ve amaçlarını yargılar.
13. Tanrı'nın görmediği hiçbir yaratık yoktur. Kendisine hesap vereceğimiz Tanrı'nın gözleri önünde her şey çıplak ve açıktır.
14. Gökleri aşmış olan büyük başkâhinimiz Tanrı'nın Oğlu İsa varken, açıkça benimsediğimiz inanca sımsıkı sarılalım.
15. Çünkü zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan değil, tersine, her alanda bizim gibi sınanmış, yine de günah işlememiş bir başkâhinimiz vardır.
16. Bu nedenle merhamete ermek ve gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım.

BÖLÜM 3

1. Bunun için, göksel çağrıya ortak olan kutsal kardeşlerim, açıkça benimsediğimiz inancın elçisi ve başkâhini olan İsa'yı düşünün.
2. Musa, Tanrı'nın tüm evinde Tanrı'ya nasıl sadık kaldıysa, İsa da kendisini görevlendirene sadık kalır.
3. Evi yapan, evden daha çok saygı gördüğü gibi, İsa da Musa'dan daha büyük yüceliğe layık sayıldı.
4. Her evin bir yapıcısı vardır, oysa her şeyin yapıcısı Tanrı'dır.
5. Musa, gelecekte söylenecek sözlere tanıklık etmek için Tanrı'nın tüm evinde bir hizmetkâr olarak sadık kaldı.
6. Oysa Mesih, O'nun evi üzerinde yetkili oğul olarak sadık kalır. Eğer cesaretimizi ve övündüğümüz ümidi gevşemeden sonuna dek sürdürürsek, O'nun evi biziz.
7>8. Bundan dolayı, Kutsal Ruh'un dediği gibi,
«Eğer bugün O'nun sesini işitirseniz,
atalarınızın başkaldırdığı
ve çölde O'nu sınadığı günkü gibi,
yüreklerinizi nasırlaştırmayın.
9. Atalarınız beni orada deneyip sınadılar
ve kırk yıl boyunca yaptıklarımı gördüler.
10. Bu nedenle o kuşağa darıldım
ve dedim ki,
`Yürekleri hep kötüye sapar,
benim yollarımı öğrenmediler.
11. Gazaba geldiğimde ant içtiğim gibi,
onlar huzur diyarıma asla girmeyecekler.'»
12. Ey kardeşler, hiçbirinizde diri Tanrı'yı terk eden kötü, imansız bir yüreğin bulunmamasına dikkat edin.
13. «Gün bugündür» denildikçe birbirinizi her gün yüreklendirin. Öyle ki, hiçbirinizin yüreği günahın aldatmasıyla nasırlaşmasın.
14. Başlangıçtaki güvenimizi gevşemeden sonuna dek sürdürürsek Mesih'e ortak olmuş oluruz.
15. Yukarıda belirtildiği gibi,
«Eğer bugün O'nun sesini işitirseniz,
atalarınızın başkaldırdığı günkü gibi,
yüreklerinizi nasırlaştırmayın.»
16. O'nun sesini işiten ve başkaldıran kimlerdi? Musa'nın önderliğinde Mısır'dan çıkanların hepsi değil mi?
17. Ve Tanrı kimlere kırk yıl dargın kaldı? Günah işlemiş ve cesetleri çöle serilmiş olanlara değil mi?
18. Sözünü dinlemeyenler dışında kendi huzur diyarına kimlerin girmeyeceğine dair ant içti?
19. Görüyoruz ki, imansızlıklarından ötürü oraya giremediler.

BÖLÜM 2

1. Bu nedenle işittiklerimize daha çok bağlanmalıyız. Öyle ki, bunlardan uzağa sürüklenmeyelim.
2>3. Çünkü melekler aracılığıyla bildirilmiş olan söz geçerli olduysa, her suç ve her sözdinlemezlik hak ettiği karşılığı aldıysa, bu kadar büyük kurtuluşu görmezlikten gelirsek nasıl kurtulabiliriz? Başlangıçta Rab tarafından bildirilen bu kurtuluş, Rab'bi dinlemiş olanlarca bize doğrulandı.
4. Tanrı da buna belirtiler, harikalar, çeşitli mucizeler ve kendi isteğine göre dağıttığı Kutsal Ruh armağanlarıyla tanıklık etti.
5. Tanrı, sözünü ettiğimiz gelecek dünyayı meleklere bağlı kılmadı.
6. Ama biri bir yerde şöyle tanıklık etmiştir:
«Ya Rab, insan nedir ki, onu anasın, ya da insanoğlu nedir ki, ona ilgi gösteresin?
7. Onu meleklerden biraz aşağı kıldın. Yücelik ve onur tacını ona giydirip ellerinin yapıtları üzerine onu görevlendirdin.
8. Her şeyi onun ayakları altına sererek ona bağımlı kıldın.» Tanrı, her şeyi insana bağımlı kılmakla, insana bağımlı olmayan hiçbir şey bırakmadı. Ne var ki, her şeyin insana bağımlı kılındığını henüz görmüyoruz.
9. Ama meleklerden biraz aşağı kılınmış olan İsa'yı, Tanrı'nın lütfuyla herkes için ölümü tatsın diye, çektiği ölüm acısı sonucunda yücelik ve onur tacı giydirilmiş olarak görüyoruz.
10. Birçok oğulu yüceliğe eriştirirken onların kurtuluş öncüsünü acılarla yetkinliğe erdirmesi, her şeyin kendisi için ve kendi aracılığıyla var olduğu Tanrı'ya uygun düşüyordu.
11. Çünkü kutsal kılanla kutsal kılınanların hepsi aynı Baba'dandır. Bu nedenle İsa onlara «kardeş» demekten utanmıyor.
12. «Senin adını kardeşlerime ilan edeceğim, topluluğun ortasında
seni ilahilerle yücelteceğim» diyor.
13. Yine, «Ben O'na güveneceğim» ve yine, «İşte ben ve Tanrı'nın bana verdiği çocuklar» diyor.
14. Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz hale getirmek üzere onlarla aynı insan yapısını aldı.
15. Bunu, yaşamları boyunca ölüm korkusu yüzünden köle olmuş olanların hepsini özgür kılmak için yaptı.
16. Kuşkusuz O, meleklere değil, İbrahim'in soyundan olanlara yardım ediyor.
17. Bunun için her yönden kardeşlerine benzemesi gerekiyordu. Öyle ki, Tanrı'ya olan hizmetinde merhametli ve sadık başkâhin olup halkın günahlarını Tanrı'ya bağışlatabilsin.
18. Çünkü kendisi sınandığında acı çektiğine göre, sınananlara yardım edebilir.

BÖLÜM 1

1. Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez ve çeşitli yollardan atalarımıza seslendi.
2. Bu son çağda da her şeyin mirasçısı olarak belirlediği ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğluyla bize seslenmiştir.
3. Oğul, Tanrı'nın yüceliğinin parıltısı ve O'nun varlığının öz görünümüdür. Kudretli sözüyle her şeyi devam ettirir. Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra, yücelerde ulu Tanrı'nın sağında oturdu.
4. Meleklerden ne kadar üstün bir adı miras aldıysa, onlardan o kadar da üstün olmuştur.
5. Çünkü Tanrı meleklerin herhangi birine, «Sen benim Oğlumsun, bugün ben sana Baba oldum,» ya da «Ben O'na Baba olacağım, O da bana Oğul olacak» demiş midir?
6. Ve yine Tanrı ilk doğanı dünyaya gönderirken diyor ki, «Tanrı'nın bütün melekleri O'na tapınsınlar.»
7. Melekler için, «Kendi meleklerini rüzgârlar, hizmetkârlarını ateş alevleri yapar» diyor.
8. Ama Oğul için şöyle diyor:
«Ey Tanrı, tahtın sonsuzluk boyunca kalıcıdır, ve adalet asası senin egemenliğinin asasıdır.
9. Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret ettin.
Bunun için Tanrı, senin Tanrın, seni sevinç yağıyla arkadaşlarından daha çok meshetti.»
10. Yine diyor ki,
«Ya Rab, başlangıçta yerin temellerini sen attın. Gökler de senin ellerinin yapıtıdır.
11. Onlar yok olacak, ama sen kalıcısın. Hepsi bir giysi gibi eskiyecek.
12. Onları bir kaftan gibi düreceksin ve bir giysi gibi değiştirilecekler. Ama sen hep aynısın, yılların tükenmeyecektir.»
13. Tanrı meleklerin herhangi birine, «Ben düşmanlarını senin ayaklarının altına serinceye dek, sağımda otur» demiş midir?
14. Bütün melekler, kurtuluşu miras alacaklara hizmet etmek için gönderilen görevli ruhlar değil midir?